Print Al |
En kaliteli otomobile, en güzel eve sahip olabileceğinizi anons eden bankalar, içinizdeki gücü kullanarak her istediğinize sahip olabileceğinizi vadeden kişisel gelişim kitapları, sahte hayatları yücelten sosyal medya… Doğuştan bir kişilik yapısı olarak gelen narsisizm, tüm bu faktörlerin etkisi ile artıyor. Gerçek narsistler ile narsisistik tavırlarla hayata tutunan pasiflerin sayısı gittikçe çoğalıyor. Üsküdar Üniversitesi Nöropsikiyatri Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Feneryolu Polikliniği’nden Öğretim Üyesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel’e narsistlerin dünyasını sorduk. Narsisizm nasıl bir tablodur? Narsisizmin temelinde kendini çok değerli, önemli görme kabulü yatıyor. Kendisini çok değerli gören kişi başkalarını da kendine göre daha değersiz görüyor. Diğer insanlar kendisine hizmet etmek için var sanki... Algı penceresinin tamamı kendisine adanmış oluyor. Bu pencerede başkalarına yer bulunmuyor. Başka insanlar ya da canlılar ne hisseder, ne düşünür narsist insan için hiçbir önemi bulunmuyor. Bencil olan, empati yapamayan ve bunu gerekli dahi görmeyen narsist kişi, dünya üzerinde en önemli, en değerli kişinin kendisi olduğunu düşünüyor ve bu durum kendisi için olmasa da etrafındakiler için çok zor bir tablo oluşturuyor. Narsisizmin temelinde neler yatıyor? Narsisizm bir hastalık değil, kişilik yapısı… Sonradan narsist olunmaz, narsist doğulur. Yani genetik bir temeli olduğu söylenebilir. Büyüme sürelerinde de narsisistik savunma mekanizmalarının modellenmesi ve narsisistik anne-baba ile özdeşim kurulması ile gelişim söz konusu olabiliyor. Empati ise geliştirilebilen bir yetenek... Eğer çocukluk yıllarında empatik yaklaşım aile içinde yaşatılırsa, çocuğa bu bilinç verilirse çocukta gelişme oluyor. Ama hayatta kalabilmek için savaşçı ve bencil olması öğütlenirse empati gelişmiyor. Hem aile içi hem de okul eğitiminde empati öğretilmesi gerekiyor. Hatta empatinin okullarda ders olarak okutulması gerekiyor. Narsist kişilerin ruh hali nasıldır? Narsist kişiler, hayat onların planladığı gibi giderken çok mutlu oluyor. Hatta güç zehirlenmesi yaşayıp, coşku nöbetleri geçirebiliyorlar. Hiçbir şekilde gerçekleşemeyecek projeler içine sürüklenebiliyorlar, realiteden kopabiliyorlar. Ancak bunun sonu acı ve hüsran oluyor. Baltayı taşa vurduklarında çok travmatize olup depresyona girebiliyorlar. Örneğin terk edildiklerinde çok içerliyorlar. Genelde narsistler zaten bir psikiyatriste depresyona girdiklerinde başvuruyor. Kişilik yapılarına ilişkin farkındalıkları olmadığı için terapist bu sorunları çalışmaya başladığında sert tepki göstererek görüşmeye müdahale ediyor ve savunmaya geçiyorlar. Zira bu kişilik onların en değerli hazinesi oluyor. Bu kadar önem verdikleri bir yapının patolojik olduğunu kabul etmek istemiyorlar. Terapisti aşağılayarak işin içinden çıkmaya çalışıyorlar. Eğer terapist bu manevralar karşısında gerekli toparlamayı yapamazsa terapi süreci sona eriyor ve dolayısıyla narsist kişi de düzelemiyor. Dışarıdan kendine güvenli gibi görünen narsistin iç dünyasında neler oluyor? Dışardan kendine güvenli görünen kişileri iki gruba ayırmak gerekiyor. Birincisi gerçek narsistler… Onlardan bahsettik. İkinci grubu ise aslında narsist olmadığı halde narsisistik savunmalarla hayata tutunan kişiler oluşturuyor. Aslında pasif, beceriksiz, toplum nazarında itibar görmeyen bu kişiler, kendilerini kılık, kıyafet, tavır ve davranışları ile çok önemli birer kişi olarak lanse etmeye çalışıyor. Örneğin büyük kol saatleri takıyorlar, en son teknoloji ve geniş ekranlı cep telefonları kullanıyorlar, lüks otomobillere biniyorlar. Aslında bu lüks otomobilin masraflarını karşılamakta zorlanıyor olabiliyorlar ama çevreden aldıkları olumlu geri bildirim ve itibar onları mutlu ediyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar gideremedikleri bir iç acısı, bir yetersizlik duygusu bulunuyor. Bu duygu zaman zaman filizleniyor ve çok acı veriyor. Bu kişiler birinci gruptakilere göre terapiden çok daha fazla faydalanıyor. Depresyonları ömür boyu bir daha tekrarlamayacak şekilde iyileşebiliyor. Zira zemindeki değersizlik çekirdeği terapi ile tedavi edilebiliyor. Paraya pula ihtiyacı olmadan da aslında değerli olduklarını görebiliyorlar. Diğer insanlarla ilişkilerinde nelere önem veriyorlar? Menfaate önem veriyorlar. Sadece kendi talepleri geçerli oluyor ve bunu dayatıyorlar. Çok kibar, elit, sosyal görünseler de bunlar hep sahte oluyor. Vitrinde çok güzel özellikler olsa da yakın temasta bulundukları kişileri acımasızca eziyorlar. Müdahale ve tenkit temel iletişim biçimi oluyor. İkili ilişkilerinde en sık yaşadıkları sorunlar neler oluyor? Bu insanlarla ikili ilişki sürdürmek çok zor. Ya kölesi olup her isteğini yerine getirirsiniz ya da çareyi onu terk etmekte bulursunuz. Köle olmak kolay olmuyor çünkü psikolojik ve fiziksel şiddet hiç bitmiyor, talepler artarak devam ediyor. Eğer terk etme gücünüz varsa yine bedel ödemeye razı olmanız gerekiyor. Her şeye hazırlıklı olarak ve öncesinde planınızı yaparak terk etmeniz gerekiyor. Narsistlerin en sık yaptığı hatalar ■ En çok güç zehirlenmesine kapıldıklarında hata yapıyorlar. ■ Dünya gerçeklerinden koptuklarında duvara çarpıyorlar. ■ Partnerlerini eziyorlar. ■ Çok talepkar oluyorlar. ■ İstedikleri olmadığında sinirleniyor, küfrediyor hatta şiddete başvuruyorlar. ■ Bütçeye uygun olmayan harcama ve yatırım yapabiliyorlar. ■ Girdikleri ortamlarda özel ilgi bekliyorlar. ■ Beklentileri karşılanmayınca olay çıkarıyor, kapris yapıyorlar. ■ Sosyal hayatları çok yüzeysel oluyor. ■ İnsanlarla menfaate dayalı iletişim kuruyorlar. |
Kaynak: Yaprak Çetinkaya , Link : www.formsante.com.tr
Anahtar Kelimeler: iş yönetimi, rekabet, narsist tavırlar,